SAHİH-İ BUHARİ

Bablar - Konular - Numaralar

KİTABU’S SALAT

<< 278 >>

باب: بنيان المسجد.

62. Mescidin Yapılması

 

-وقال أبو سعيد: كان سقف المسجد من جريد النخل. وأمر عمر ببناء المسجد، وقال: أكن الناس من المطر، وإياك أن تحمر أو تصفر، فتفتن الناس. وقال أنس: يتباهون بها، ثم لا يعمرونها إلا قليلا. وقال ابن عباس: لتزخرفنها كما زخرفت اليهود والنصارى.

Ebu Saîd şöyle demiştir: "Mescidin tavanı hurma yaprakları ve soyulmuş hurma dallarıyla örtülüydü." Hz. Ömer mescidin yapılmasını emretti ve (yapı ustasına) şöyle dedi: İnsanları yağmurdan koru! Kırmızı ve sarı renkleri kullanmaktan kaçın! Aksi takdirde insanları fitneye sürüklersin!"  Enes İbn Mâlik şöyle dedi: "Yapılan nescidlerle övünürler, ama onları çok az ihya ederler."  İbn Abbâs da şöyle demiştir: "Yahudi ve Hıristiyanların (mabedlerini) süslediği gibi siz de mescidlerinizi süsleye­ceksiniz."

 

AÇIKLAMA:     (Mescidin Yapılması) Bu başlıktaki mescid ile Mescid-i Nebevi kasdediL mistir.

(Aksi takdirde insanları fitneye sürüklersin) İbn Battal şöyle demiştir: "Hz. Ömer, Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in üzerindeki şekillerden dolayı hamîsa denen örtüyü Ebu Cehrn'e geri göndermesine ve ona 'Bu, beni namazda oyaladı' demesine bakarak bu kanaate ulaşmıştır." Ömer'in bu konuya ilişkin özel bir bilgiye sahip olma ihtimali de vardır.

(Yapılan camilerle övünürler) Burada muallak olarak zikredilen bu rivayet, Ebu Ya'lâ'nın "Müsnedinde ve İbn Huzeyme'nin Ebu Kılâbe kana­lıyla, senedi kaydedilerek zikredilmiştir. Buna göre Enes şöyle demiştir; "Rasulullah'ı şöyle derken işittim: Öyle bir zaman gelecek ki, ümmetimin fertleri cami yaptırmakla birbirine karşı övünecekler ama onhnpek az ihya(imar) edecekler."

 

Not:  (ama onları pek az ihya(imar) edecekler) Camilerin ihyası (İmarı), binayı dikmekle değil, namaz kılmak ve Allah'ı anmakla olur. Bağavî şöyle demiştir: "Teşyîd, yüksek binalar yapmak demektir. Yahudi ve Hıristiyanlar kitaplarını tahrif edip değiştirdikten sonra mabedlerini süslemişlerdir."

 

 

حدثنا علي بن عبد الله قال: حدثنا يعقوب بن إبراهيم بن سعد قال: حدثني أبي، عن صالح بن كيسان قال: حدثنا نافع: أن عبد الله أخبره: أن المسجد كان على عهد رسول الله صلى الله عليه وسلم مبنيا باللبن، وسقفه الجريد، وعمده خشب النخل، فلم يزد فيه أبو بكر شيئا، وزاد فيه عمر، وبناه على بنيانه في عهد رسول الله صلى الله عليه وسلم باللبن والجريد، وأعاد عمده خشبا، ثم غيره عثمان، فزاد فيه زيادة كثيرة، وبنى جداره بالحجارة المنقوشة والقصة، وجعل عمده من حجارة منقوشة، وسقفه بالساج.

 

[-446-] Salih İbn Keysân, Nâfi'den Abdullah'ın kendisine şöyle bildirdiğini nakletmiştir: "Rasulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in zamanında Mescid-i Nebevi kerpiçle bina edilmişti. Tavanı hurma yapraklarından, direkleri ise hurma ağaçlarının gövde kısımlarından oluşuyordu.

Ebu Bekir, mescid'in bu yapısına, herhangi bir ilavede bulunmadı. Ömer mescid'i genişletti. Ancak Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem dönemindeki gibi kerpiç ve hurma dalı ile yeniden inşa etti. Direklerini ise odundan yaptı. Daha sonra Osman mescid'in yapı tarzını değiştirdi. Mescidi çok genişletti. Duvarlarını nakışlı taşlar ve kireçle ördü. Sütunlarını, nakışlı taşlarla yükseltti. Tavanını ise sac adı verilen bir ağaçtan yaptı.

 

 

AÇIKLAMA:     (sac) Hindistan'dan gelen malum ağacın adıdır. İbn Battal ve diğerleri şöyle demiştir: "Cami yapımında sünnet olan, itidalli olmak ve caminin tezyininde aşırıya kaçmamaktır." Zira Hz. Ömer, kendi döneminde fetihlerin çoğalıp maddi refahın artmasına rağmen Mescid-i Nebevî'nin şeklini değiştirmemiştir. Sadece onu yeniden inşa etmeye ihtiyaç duymuştu. Çünkü hurma dallarından oluşan tavanı, haşereler tarafından yendiği için delik deşik hale gelmişti.

 

Daha sonra Hz. Osman dönemi geldi. Onun zamanında mâlî İmkanlar da­ha da arttı. Buna rağmen o, aşırı süse kaçmadan mescidin genel görünümünü güzelleştirdi. Yine de bazı sahabiler onu eleştirmekten geri durmadı. Nitekim ileride bu konu ayrıntılı bir şekilde ele alınacaktır. İlk defa camileri aşırı biçimde süsleyen Velid İbn Abdİlmelik İbn Mervân olmuştur. Bu hâdise, sahabe dönemi­nin sonlarında vuku bulmuştu. Fitne çıkmasından endişe ettiği için bir çok ilim adamı bu uygulama karşısında tepki göstermeyip sessiz kalmıştır. Bazıları ise buna ruhsat vermiştir. Mesela Ebu Hanîfe bu kanaattedir. Ancak bunun, cami­lere saygı göstermek düşüncesi İle ve hazineden gelen ödeneklerle yapılmama­sını şart koşmuşlardır.

 

İbnu'l-Müneyyir şöyle demiştir: "İnsanlar yüksek binalar yapıp evlerini süs­lemeye başlayınca, camilerin basit konuma düşmemesi için süslenmesi daha uygun oldu." Fakat şu şekilde ona itiraz edilmiştir: "Eğer camilerin süslenmesinin yasaklanması, şaşaalı bir yaşamı terk etme konusunda selefe uymaktan ileri geli­yorsa, onun söyledikleri doğrudur. Yok eğer süslerin namaz kılanın zihnini da­ğıtmasından endişe duyulduğu için yasaklanmışsa söyledikleri geçersizdir. Çün­kü yasağın illeti devam etmektedir."

 

Enes'ten nakledilen bu hadis, meydana gelecek bir olayı haber verdiği için peygamberliğin ispatında kullanılan mucizelerden biridir. Nitekim, önceden bil­dirilen bu durum, haber verildiği gibi meydana gelmiştir.